Hayat paylasinca guzel

Saniyorum bundan 2 yil kadar once Facebook’ta bir yaziya denk geldim. Japonya’ya turist olarak gidip gelen bir kadin, orada insanlarin kucucuk evlerde, minimum esya ile ne kadar mutlu yasadiklarini anlatiyordu. O zamandan beri hem kiyafet hem de ev esyasi konusunda kendimin ne kadar “sade” olduguma kafayi yoruyorum.

Bu yaziyi okuduktan sonra en azindan kiyafetler konusunda bir seyler yapabilecegimi dusundum. O kadar cok giymedigim kiyafetim oldugunu fark ettim ki… Dolabimin “zayiflayinca giyerim”, “dogum gunumde hediye geldi, anisi var” vs dedigim kiyafetlerle dolu oldugunu fark edince, duygusalligi bir kenara birakip, anilardan kopup gercekci kararlar almaya karar verdim. Ilk elemeyi Londra’ya tasinirken yaptim… Turkiye’de yazin giydigim neredeyse hic bir seyi Londra’ya getirmedim 🙂 1-2 elbise disinda ( o da tatile sicak bir yerlere gidince giyerim diye dusundum). Is yerinde Turkiye’de giyindigim kadar resmi giyinmedigim(iz) icin gomlek, ceket, topuklu ayakkabi vs ayiklama kismi da kolay oldu. Eledim, eledim, eledim… Ozellikle is yerinde giyilebilecek o kadar cok kiyafet cikti ki dolabimdan. Hepsi de hem cok az giyilmis hem de cok iyi durumda kiyafetlerdi. Bunlari gelmeden ihtiyaci olan birine vermek istedim. O zaman Marmara Universitesi’nde baslatilan, is hayatina yeni girmis, yeni mezun ancak maddi imkanlari cok olmayan ogrenciler icin is kiyafeti toplanilan bir projeyi duydum. Butun ayirdiklarimi yikadim, utuledim ve dustum proje kordinatorlerinin pesine. Ama ulasmak ne mumkun! Ulasabildigim tek kisi de bana Universite’nin Avrupa yakasindaki kampusune bizzat getirmem gerektigini, henuz bir kargo firmasiyla anlasmadiklarini anlatti. Uzun lafin kisasi, Universite’ye yolumuzu dusurup birakmak icin ablamin arabasinin bagajina koydugum kiyafetler gunlerce yerine ulasamadi.

Sonra Londra’ya geldik… Evler daha once bahsettigimiz gibi zaten kucuk (ayni yazida okudugum Japon evleri  gibi), yer sikintisi var, mevsim degisik, ben yas ilerledikce istedigim kiloya inmekte zorlaniyorum 🙂 Dedim ki tasinirken baslattigim rituelimi, 3 ayda bir tekrar edeyim. Son 3-6 ay icerisinde “hic” giymedigim ve “hic” giyemeyecegim kiyafetlerim varsa ayirmaya basladim. Bunlari da ilgili yerlere ulastirmaya …

Iste geldim sizinle paylasmak istedigim asil konuya. Londra’da bu sekilde artik kullanmadigini esya veya kiyafetlerinizi ihtiyac sahiplerine ulastirabileceginiz bir cok imkan var. Charity shop denilen (yardim dernekleri) dukkanlara kullanmadiginiz tum esya ve kiyafetleri verip, onlarinda ikinci el olarak uygun fiyata satmasi ve karsiliginda destekledigi yardim kurulusuna katki saglamis oluyorsunuz. Kiyafetleriniz biraz zarar gormus (paramparca olmus bir kottan bahsetmiyorum, mesela dugmesi kopmus gomlek vs) olsa dahi bunlari sizden alip, bakimini yapip, temizleyip satabiliyorlar. Vereceginiz esya ve kiyafette tek limit, halen kullanilabilir durumda olmasi.

Bunlardan bazilarinin linklerini asagida bulabilirsiniz :

Hemen hemen her semtin ana caddesi uzerinde bu dukkanlari bir yada bir kacini bulmaniz mumkun. Ben cogunlukla Cancer Reaseach veya Oxfam‘a iletiyorum. Buralara duzenli esya/ kiyafet birakiyorsaniz, size bir de kayit aciyorlar ve hem vergi indiriminden yararlanabiliyorsunuz. Hem de onlar yaptiklari satistan devlet destegi ile biraz daha fazla para alabiliyorlar.

planet%20aid%20bin-thumb-375x561-1695-thumb-325x486-1696

Yine bazi semtlerde belediyenin de kiyafet ve ayakkabi konteynerlerini bulmaniz mumkun. Belediyeler de yine bunlari konteynerlardan alip, bakimlarini yaptiktan sonra belediyeye kayitli ihtiyac sahipleri ile paylasiyorlar.

 

Paylasim bu kadarla da sinirli degil. Elif’in onceki yazilarindan hatirlayacaksiniz, burada cocuklu annelerde yine cocuklarinin kuculen kiyafetlerini, bebek arabalarini, yataklarini vs kendi iclerinde (facebook veya NCT gruplari uzerinden) diger anneler ve bebekleriyle paylasiyorlar. Genel olarak burda “paylasma” kulturu var, saklama ve yillandirma degil…

Bizim kulturumuzde de bunun olduguna inaniyorum ancak malesef Turkiye’de ihtiyac sahiplerine bir seyleri ulastirmak buradaki kadar kolay olamiyor.

Artik ihtiyacimiz olmayani baskalari ile paylasma fikrini seviyorum. Bunu bir de sizin hayatinizi kolayastiran sekilde yeni sahiplerine ulastiran yardim derneklerini daha da cok seviyorum.  Haydi siz de simdi kendinize bir iyilik yapip, artik kullanmadiginiz esyalariniza “Hoscakal” deyin.

Antoine de Saint Exupery’nin de dedigi gibi “Mukemmellige eklenecek bir şey kalmadıgında degil, cıkarilacak bir sey kalmadiginda ulasilir!”

Bol paylasimli gunler, guzel bir hafta dileklerimle…

Esra

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s