Londra’da geçmişe bir yolculuk etmeye ne dersiniz?

Bugünkü yazımda -bu arada son yazımın üzerinden uzunca bir zaman geçti farkındayım ama eski yazı rutinimize yeniden geri döndük diyebilirim- Londra’daki tarihi sarayları nasıl ziyaret edebiliriz konusunda yazmak istedim. Bunu yaparken biraz da, yok aslında epeyce bir geçmişe de gideceğim. Size sarayların batıl inançlar içeren hikayelerinden bahsetmek istiyorum. Batıl inanç sadece bizde yok 🙂

İngiltere’de saraylar hakkında gezip görmek bilgi edinmek isterseniz aklınıza ilk gelebilecek referans noktası HRP (Historical Royal Palaces) olabilir. HRP, İngiltere’de tarihi Kraliyet Saraylarından bazılarının yönetimini gerçekleştiren bir hayır kuruluşu. Burada, saraylar Kraliçe adına Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı tarafından HRP kurumu ile bağımsız bir biçimde yönetilmekte. Herhangi bir yerden parasal bir destek almamakla birlikte, 2014-2015 verilerine göre 4,25 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş, yaklaşık 92 milyon £ gelir üretmiş olan, 300 gönüllünün çalıştığı bir kurum bu HRP. Hampton Court Palace’da genel merkezi var ve 6 adet Kraliyet Sarayını yönetiyor. Bu saraylar;

• Tower of London
• Hampton Court Palace
• Kensington Palace
• The Banqueting House
• Kew Palace
• Hillsborough Castle

İlk önce bu saraylardan benim en çok beğendiğim ve etkilendiğim Tower of London ile ilgili bir efsaneyi paylaşmak istiyorum. Sarayı gezerken etrafta ciddi ciddi kocaman kuzgunların uçtuğunu görmüştüm, ve kuzgunlar için büyük kafesler vardı, bana ilginç geldi ve sorduğumda, Tower of London’da herzaman minimum 6 adet kuzgun bulundurulmakta olduğunu öğrendim. Peki neden? Bunun nedenini sorduğunuzda İngilizlerin eski bir batıl inanışını öğreniyorsunuz. Bu batıl inanca göre, eğer kuzgunlar ölür veya uçup giderlerse, Krallığın gücünün kaybedileceğine ve yok olacağına inanılıyor. Bu hala inanılan bir batıl inanç bu arada – e adı üzerinde batıl inanç, bugün inanılmasaydı yok olup giderdi, biz de bunu öğrenemezdik değil mi?

Bu nedenle bugün hala sarayda bulunan kuzgunlar, Yeomen Muhafızları tarafından korunmakta ve bakımları yapılmakta.Vahşi Kuzgunlar Londra ve öğrendiğime göre aslında kuzey yarım-kürenin birçok yerinde yerli bir hayvan cinsi. Şuan bildiğim kadarı ile Tower of London’da 7 adet kuzgun mevcut. Kuzgunların uçup gitmesini – ki eğer giderlerse inanışa göre Krallık yıkılacak – engellemek için uzun mesafeli uçmamaları adına kanatlarındaki önemli bazı kuş tüylerini yolmuşlar. Anlatılanlara göre, kuzgunların korunması ve tutulması gerektiğini isteyen ilk kral Charles II’ymiş. Kuzgun deyip geçmemek lazım, hele ki Tower of London’da 😂

 

Hikayesi ile ilgimi çeken bir diğer bir saray ise The Banqueting House. İlginç bir bilgi; yapımına 1619’da başlanmış ve 1622’de, sadece 15 Bin 618 £’a tamamlanmış, 1622’de büyük para, bugün anca bir araba alıyorsunuz bu fiyata, pardon Türkiye’de sıfır bir araba alınamayabilir bu arada 😂. Ben 2.resimdeki halini görmedim, ama Banqueting Hall olan mekan, sadece ziyafetler için değil, aynı zamanda kraliyet resepsiyonları, seromoniler ve maskeli balolar için kullanılmış. Bütün bunlara ve mimari açıdan muhteşem bir eser olmakla beraber, Banqueting House diğer tarafta da çok ilginç bir gerçeğin yaşandığı bir yer. Bu mekanı gezerken öğrendiğim ve paylaşacağım bilgi özellikle mekanın içini gezerken insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Ana Salon çıkmadan önce hemen girişte bir sinevizyon gösterisinde tarihi bilgileri öğreniyorsunuz.

 

Tarihte ilk değildir ama İngiltere tarihinde kendi Krallarını idam ettikleri bir örnek olarak tarihe geçmiş. Günümüzde belki birçok örneği var, halkına zulmeden “kralların” halkları tarafından tahttan indirilmesi, evet 1649 senesinde de aynı durum İngiltere Kralı Charles I’in başına gelmiş, başına gelmekle kalmamış başını da almış götürmüş. Evet, mutlak monarşiden aldığı mutlak güç ile halkına zulmetmiş, vergileri arttırmış, vergi veremeyenleri idam ettirmiş, falan da felan. Bu kadar güç sana fazla demişler,  uzun süren yargılamanın sonunda (kraliyet üyelerinin parlamentodan çıkartılması ve lordlar kamarasının fikirlerinin etkisiz hale getirilmesi) Kral Charles I idam edilmiş. Sene 1649 olmasi açısından bana ilginç geldi.

Son olarak size Kensington Palace’tan bahsedeceğim, 1605 senesinde Kensington Köyünde köşk olarak yapılan bina 1689 senesinde Kraliçe Mary II ve Kral William III tarafından satın alınmış. Yaşamak için bu köşkü seçmelerinin nedeni de sağlık. Kral’ın astım hastalığına o dönem Thames yakınlarında oturdukları ve Thames nehrinin sisli ve kirli havasının iyi gelmemesi üzerine daha konforlu bir yer arıyorlar ve bu köşkü satın alıyorlar.

Neyse benim ilgimi en çok çeken tarafı bu köşkte Prenses Diana‘nın da bir zamanlar ikamet etmiş olması. Ziyarete gittiğimiz de çok şanslıydık çünkü Diana’nın kıyafetlerinin sergilendiği döneme denk gelmiştik. 1981 senesinden itibaren boşanmasına kadar ve sonrasında da trajik ölümüne kadar Prenses Diana Kensington Palace’ta yaşamıştı. Sonrasında 10 sene boyunca kapalı tutulan Saray, şimdi ise 2 parça halinde kullanımda. Sarayın bir kısmını Charles’ın hayır kurumları kullanırken, bir kısmı da Gelenkurmay Başkanlığının Personelinin ikameti olarak kullanılıyor. Sarayda benim ençok ilgimi çeken taraf Prenses Diana’nın kıyafetlerinin sergilendiği kısım oldu. Yaşamasa da onu ilk defa bu kadar yakından tanımış oldum.

 

Yazımın başında da bahsettiğim sarayları gezmek isterseniz teker teker bilet almak yerine buraya tıklayarak HRP Üyeliği hakkında bilgi alıp, online üye olabilirsiniz. Aile üyeliğinin çok avantajlı olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Sevgiler,

Burak